Gün :21 Şubat 2018

NEDEN İNSANLAR motora binerek kendilerini riske atıyorlar? Özellikle ülkemizde trafikte saygı ve sevgi eksikliği tavan yapmışken ve farkındalık bu kadar düşükken neden?
Bunun birden fazla sebebi var elbet ama motorla yolları kat ettikçe farkında olmadığım yeni nedenler buluyorum riskleri göze almak için. Bundan sonraki yazılarımda kısaca bunlardan da bahsetmek istiyorum. Ama çok temel bir sebep söylemek istersem “özgürlük” derim. İnsan motorun üstündeyken kendini hiç olmadığı kadar özgür hissediyor, biraz süratlenince yüzünüze çarpan rüzgar, ciğerlerinize dolan oksijen inanın her şeye bedel!
Bu ayki konuğum Honda X-ADV
Sıvı soğutmalı, çift silindirli 745 cc motor hacmine sahip bu yeni jenerasyon motor 55 beygir gücünde, maksimum tork 4750 d/d’da 58 Nm, yakıt kapasitesi
13.1 lt, sele yüksekliği 820 mm ve ağırlığı 238 kg. X-ADV sanki küçük bir “TRANSFORMERS”, Honda’nın DCT şanzımanıyla donatılmış bu motor son derece esnek ve süratli. Anahtarsız çalıştırma teknolojisini de üzerinde bulunduran X-ADV’nin bir kaskın sığabileceği sele altı bölümü mevcut.
Burada belki biraz DCT (DCT-Dual Clutch Transmission) şanzıman üzerinde durmak lazım. Geçtiğimiz 10 yılda daha çok yüksek performanslı araçlarda ve yarış araçlarında çift kavramalı (debdebriyajlı) olarak karşımıza bu tip şanzımanlar çıkmaktadır. Genel çalışma prensibi itibariyle oldukça gelişmiş çift debriyaja sahip bir otomatikleştirilmiş şanzımandır. Ancak otomatik moddayken tork konvertörlü geleneksel otomatik şanzımanlardan bile pürüzsüz ve çabuk geçişlere sahiptir ve daha az yakıt tüketir. DCT şanzımanlarda tork konvertörü yoktur ve motor ile şanzıman arasındaki bağlantıyı bilgisayar kontrollü 2 adet debriyaj gerçekleştirir. Ben bu tip sistemleri şu şekilde tanımlıyorum. Sanki vites kutusunun içinde küçük bir insan oturuyor ve ihtiyaç duyduğunuz anda sizin yerinize vites değiştiriyor.
X-ADV sanki cross ve enduro karışımı bir motor olmuş, gerçekten kalkışı, hızlanması, virajlardaki yumuşaklığı çok başarılı. Gidonu tuttuğunuz anda bile insan kendini iyi hissediyor ve bir yerlere gitmek istiyor.
Motosiklete binmeye bende herkes gibi scooter ile başladım, ilerledikçe motor büyüdü ve vitesli motorlara geçiş yaptım. Ne zaman ki vitesli motorlara alıştım
sonrasında kullandığım scooterlar benim motor kullanma zevkime çok fazla hitap etmemeye başladı. Ancak DCT şanzımanlı motorlar bu görüşümü az da olsa değiştirdi. Elbette bu konu gerçekte tamamen kullanım amacıyla ilgili, sürekli şehir trafiğinde dolaşanların bu tip otomatik vitesli motorları tercih etmesi çok doğal ve çok doğru.
İşte Honda X-ADV’de bu tip bir motor, hem keyifli hem de kullanması çok kolay. Africa Twinde olduğu gibi DCT şanzımanların gaz tepkimelerini aşırı bulduğumu söylemem lazım ancak bu motorda tepkimeler biraz daha kontrol altında, çünkü sol elde de fren var. İnsan doğal olarak bu freni vitesli bir motorun debriyajı gibi kullanarak ilk kalkış hızını sönümlemeyi keşfedip zamanla buna uyum sağlıyor.

X-ADV ile epey yol yaptık, lastik tabanlarının kalınlığı motorda müthiş bir denge yaratmış, yeni jenerasyon motorlarda görmeye alışık olduğumuz IPAD görünümlü göstergede her türlü bilgi mevcut. Oturma pozisyonu enduro tarzı bir motor gibi çok keyifli.

Sonuç:
İlk başta tereddütle yanaştığım bu makineyi çok sevdim, kullanmak çok kolay ve zevkli, manuel vitesi yorucu bulanlar ve şehir trafiğinde çok takılanlar için süper
bir alternatif olduğunu düşünüyorum.

Devamını Oku