Kategori: Blog

23-24  Mart 2019 haftasonu ben, eşim Pelin, çok değerli kardeşim Bilge Hergüner ve eşi Elif istanbuldan Dedeağaç’a (Alexandroupoli) motorlarla gitmeye karar verdik, grubun adı “Can dostlar”.

23 Mart Cumartesi Fenerbahçe’deki Dilek café de buluştuk, birer poğaça ve çay ile hafif bir kahvaltı yaptık ve sabah 08:00 da yola çıktık.

Zaten bu karar verildikten sonra işin keyifli kısmı başlıyor, hazırlıklar! Motora ufak bir checkup, özellikle lastiklerin 2 kişiye göre ayarlanması, minimum eşyadan oluşan bir valiz hazılanması, sürekli hava durumu kontrolü. Seyahat günü yaklaştıkça heyecan artıyor.

Mart sonu özellikle sabahları hava oldukça serin, çok sıkı giyinmemize rağmen  ilk başta hafif üşüyoruz, ilk durak yaklaşık 1 saat yol aldıktan sonra Silivri civarında bir kahvaltı yeri, 30 dakikalık bir mola çaylar ve  kahveler içildikten sonra yine 1 saat yol yapıyoruz, Tekirdağ yakınlarındaki Uçak caféye ulaşıyoruz, burada omletler ve sucuklar havada uçuşuyor, bu mola sırasında gruplar halinde bir çok motor buraya uğruyor veya yoldan geçiyor, anlıyorumki yanlız değiliz, bu tutku giderek yayılıyor.  

Bir sonraki durağımız hudut kapısı, nihayet sınırdayız, işlemler çok hızlı, pasaport kontrolü, motosikletlerin kayıt altına alınması. Sınırı geçip 3 dakika sonra Yunan sınırına ulaşıyoruz. Burada da benzer prosedürler ve Yunanistan’dayız! Önümüzde 4-5 araç olmasına rağmen, toplam geçiş en fazla 15 dakika sürüyor.

Yunanistan’a geçtikten sonra yol daha sakin, hiç bir telaş yok. Sanki zaman daha yavaş akıyor, hedefe yaklaşmanın verdiği keyifle salına salına yol yapıyoruz, Sınır kapısından Dedeağaç toplam 30 dakikalık bir yol,  saat 14:00 civarı hedefe ulaşıyoruz. Hesapladığımızda 6,5 saat süren bu yol normalde 4,5 saatlik bir yol, biz çok fazla oyalanıyoruz.

Şehir içinde sahile 400 metre de “Sali” diye bir otelde kalıyoruz, burada ilk kalışımız, harika bir butik otel, çalışanlar çok güler güzlü ve yardımsever, sevimli ve çok temiz, 10 üzerinden 10 veriyoruz.

Öğleden sonra biraz şehir içini yürüyerek dolaşıyoruz, Dedeağaç oldukça salaş bir kasaba ama yine de seviyorum, sıcak ve samimi insanlar, hiç bir şekilde kazık yeme ihtimaliniz yok!

Akşam”Nisiotiko” restaurant’da yemek yiyoruz, Ercan adında bir Türk garsonluk yapıyor, muhteşem mezeler ve yemekler, gerçekten mutlaka gidilmesi gereken bir yer!

Ertesi sabah şehir içinde bir café de kahvaltı edip biraz yürüyüş sonrası otelden çıkış yapıyoruz, motorları 10 dakika da yola hazırladıktan sonra 12 km uzaklıktaki Makri köyüne gidiyoruz, mevsimden dolayı tam terkedilmiş bir görüntüsü var, birer kahve içip “Aya Yorgi” restaurant’a geçiyoruz en fazla 10 dakikalık yol, burada son bir kez yunan yemeklerinin keyfini çıkartıp dönüş yoluna geçiyoruz.

Sonuç:

Motorla her mevsim yol yapmak keyifli ancak tedbirli olmak gerekiyor, elcik ısıtma özelliğine sahip motorların önemi bir kez daha kendini gösteriyor. Evvelden bir motorda yan çanta çok gerekli değil diye düşünürken ne kadar önemli olduğu ve eğer yol yapılacaksa mutlaka alınması gerektiği çok net bir şekilde anlaşılıyor.

Son olarak İstanbul’a dönüş saatini iyi ayarlamak gerekiyor, özellikle kışın, Pazar akşamı, trafik yoğunluğuna denk gelmek pek keyifli olmuyor.

Sevgiyle kalın…Tamer ATSAN


Devamını Oku

Dogru yolda olmak!

TV24 projesi son sürat başladı, Motosiklet ile ilgili konuşulması gereken çok şey var, özellikle Türkiye coğrafyasında!! Bu sebeple hiç bir şey atlamak istemiyorum, adım adım motosikleti ve arkasında yatan o muhteşem felsefeyi herkesin bilmesini ve anlamasını istiyorum. insanların bu konu ile ilgili olarak yanlış bildiklerini düzeltmek ve eksik bildiklerini tamamlamak böylelikle bir fayda sağlamak beni çok mutlu ediyor.

Bu program yaklaşık 15-20 dakika sürüyor, bu süre youtube’da izlemek  için biraz uzun ancak verdiğim bilgilerin kıymetli olmasından dolayı her bölümü tam zamanlı youtube kanalıma yüklüyorum, böylelikle ilgilinen herkesin önemli bilgilerin bulunduğu bir arşive ulaşımını sağlamış oluyorum.

Vakit çok hızlı akıyor, ömrümüz giderek kısalıyor, her zaman söylediğim gibi ne kadar kaldığı belli olmayan hayatımızın geri kalan kısmını sağlıklı ve keyifli geçirmeliyiz.

Bu konuyla ilgili değerli dostum Mahmut Hayırlıoğlu Men’s Fitness Mart ayı sayısında de benimle bir ropörtaj yaptı “Mutluluğa doğru kanatsız uçuş” okumanızı tavsiye ederim.

Bazen insan bir bakıyorki 10 gün evvel yaşadığı ufak tefek sıkıntılar meğerse bir hiçmiş, ne zaman gerçek problemlerle karşı karşıya geliyoruz o zaman anlıyoruz sağlığın ve huzurun değerini ve belkide elimizdekilerin değerini anlamamız için sıkıntılar yaşamız gerekiyor. Genel olarak yapmamız gereken tek şey gerçekleri kabul edip hiç korkmadan hayatın akışına kendimizi bırakmak.

Belediye seçimleri de geçti çok şükür, artık ülkemizin ve ekonominin ayağa kalması için hiç bir engel kalmadı. Hadi artık huzurlu günler yaşayalım, kardeşlik ve dostluk daim olsun.

İçinden geçtiğimiz bu sıkıntılı dönemde bazı firmalar herşeye rağmen yatırım yapmaya devam ettiler ve istihdam sağladılar. Bu firmalardan biri “İSOTLAR”.

Adana kökenli bu firma Otomotiv, Tarım ve Sigorta konularında faaliyet gösteriyor, Otomotiv alanında 5 distribütörlükleri ve 16 bayilikleri mevcut, detay bilgi isteyenler, www.isotlar.com adresinden hertürlü bilgiye ulaşabilirler. İsotlar giderek büyüyor ve farklı alanlarda yatırım yapmaya devam ediyor ama benim ilgimi çeken yatırımları “MOTOSİKLET”

Bünyelerinde Hindistan kökenli TVS ve Fransız Peugeot scooters distribütörlükleri var, giderek yaygınlaşan kaliteli bir bayi teşkilatı kurmuşlar. Türkiye de satılmakta olan motosiklet markaları ile kıyaslandığında ürünleri çok kaliteli ve fiyatları makul.

Bu ayki konuğum Peugeot Scooter Django

Isotlar grubun genel müdürü olan çok değerli arkadaşım Fırat Şahin’in ricasıyla bu ayki konuğum Peugeot Scooter Django oldu, ben bu motora “Sevimli Hayalet” ismini taktım.

Genel olarak büyük motorları kullanmayı sevmeme rağmen böyle sevimli bir oyuncağın şehir içinde ne kadar faydalı olduğunu gördüm ve hayran kaldım.

125 CC lik euro 4 normunda, 7,5 kw (10,2 hp) güç üreten motoru bulunan bu sevimli hayalet elektronik enjeksiyon yakıt sistemi ile donatılmış ve yakıt deposu 8,5 lt.

Motosiklet kullanmak bir tutku ve bu tutku zaman geçtikçe içinizde bir çığ gibi büyüyor, işte bu yüzden motor üzerinde daha fazla vakit geçirmek istiyorsunuz, işte bu yüzden daha uzak rotalar hedefliyorsunuz, bunun neticesi olarak da kullandığınız makinaların gücü az kalmaya başlıyor ve giderek motorları büyütmeye başlıyorsunuz.

Ama ne olursa olsun şehir içi motosiklet kullanımı, hem gezmek için hemde sıkışan trafikte ulaşım için çok önemli. işte bu sebeple bir çok Avrupa ülkesinde insanlar motosikletleri tercih ediyorlar ve kullandıkları mesafeye göre motor hacmini belirliyorlar. Ekonomik şartlarınıza bağlı olarak motosiklet kullananların özellikle büyük şehirlerde  bir scooter sahibi olmalarını şiddetle öneriyorum.

Sevimli hayalet Django’nun yüksüz ağırlığı 129 kg, süspansiyon sisteminde ön(çift) hidrolik amortisör, Arka (tek) hidrolik amortisör kullanılmış  ve oldukça konforlu. Lastik ebatları ön 120/70-12 inç, arka 120/70-12 inç , ön ve arka frenlerde disk kullanılmış.

Motosikletçiler arasındaki sohbetlerde bu tip ufak ve Pratik motorlara “terlik” benzetmesini yaparlar, yani “bin ve git” sevimli hayalet bu tanıma çok uyuyor.

Bu keyifli motorla 20 gün süren berbaberliğimize baharın da denk gelmesiyle şehir içinde çok dolaştık ve çok eylendik.

Çukurlara dikkat!

Benim bu tip ufak motorlardaki tek çekindiğim konu lastik ebtatlarının ufak olmasından dolayı olası bir çukura grime durumunda  yaşanabilecek sıkıntılar.

Bu ve benzeri ufak  scooterlarda genelde 12 inç yani yaklaşık 30 cm lik jant kullanılıyot, bu sebeple güzel yurdumun sürpriz çukurlarına çok dikkat etmek gerekiyor. Böyle bir motorla büyükçe bir çukura girerseniz çıkamayabilirsiniz!!

Bu sebeple güvenli sürüş tekniklerinde anlatılan önemli bir konuya dikkat çekmekte fayda var. özellikle trafikte araçları çok yakından ve tam arka ortasından takip etmek oldukça riskli, çünkü eğer önünüzdeki otomobil (veya 4 tekerli başka bir taşıt) bir çukuru ortalayıp geçerse ve siz böyle bir scooter ile yakın ve arka ortadan takip ediyorsanız bir anda kendinizi çukurun içinde bulursunuz.

Sonuç:

Peugeot Django kullandığım en sevimli motorlardan biri oldu, 125 CC lik motoru oldukça performanslı, dönüşlerde çok dengeli, frenleri güven veriyor, gaz tepkimesi alıştığımızın oldukça dışında ve motor biraz geç harekete geçiyor, bu özelliği ile diğer motorlara göre özellikle kalkışlarda daha emiyetli bir hareket sağlıyor.

Fiyat ve kalite dengesinde oldukça başarılı sevimli hayaleti görmeden karar vermeyin derim.

Sevgiyle kalın…Tamer ATSAN

Devamını Oku

Değerli dostum Mahmut Hayırlıoğluna teşekkür ederek başlamak istiyorum. Geçen gün sohbetimiz sırasında “Motosiklet konusunda konuşulması gereken çok şey var “ dedim, O zaman çık TV’ye anlat dedi ve beni ikna etti.
Böylelikle BJK TV’de 20 dakikalık bir röportaj çekerek yola çıktık. YouTube kanalımda ”kanatsız uçuş” tamamını izleyebilirsiniz! Sonrasında TV24 Sekizinci Etap Programından bir öneri geldi, programın içerisine
bir motosiklet bölümü ilave etmek istediler, üstelik ucu açık, yani kaç program çekeriz belli değil? 20’de ola bilir 150’de. Benim tek şartım oldu, “yanlış gördüğüm her şeyi söylerim” kesinlikle filtre kullanmam, ucu kime dokunursa
dokunsun! Sağ olsunlar kabul ettiler, şimdi 2 haftada bir çekimlere gidiyorum. Amacım Türkiye’de A dan Z ye motosiklet konusunu her yönüyle işlemek ve başlamak isteyenlere, kullananlara, geliştirmek isteyenlere ve en önemlisi trafikte diğer sürücülere bazı önemli detayları aktarmak böylece herkese fayda sağlayarak daha güvenli bir trafik ortamı yaratmak. 21-24 Şubat tarihlerinde 11’inci kez motosiklet fuarı İstanbul’da gerçekleşti, Yeşilköy’deki
fuarı yaklaşık 99 bin kişi ziyaret etti. Bu rakam geçen sene ile mukayse edildiğinde ziyaretçi sayısında 5 bin kişi civarında azalma olmuş ama yinede piyasadaki sıkıntılı şartlara ve son 2 gün yaşanan çok kötü hava şartları rağmen
başarılı buldum. Neredeyse tüm markalar geçen yıl olduğu gibi fuarda yerlerini aldılar, herkes gelecekten umutlu, birçok markanın yeni modellerini tanıma fırsatım oldu, teknoloji geliştikçe bunun önemli yansımalarını motosiklette güvenlik ve konforda hissediyoruz. Türkiye de motosiklete ilgi gittikçe artıyor ve zaten artmak zorunda, önümüzdeki dönemde insanlar kişisel yolculuklarını (raylı ve metrobüs sistemleri hariç) iki tekere doğru çevirmek
mecburiyetinde kalacaklar.
Enduro (Cross) Motor Eğitimi
Bugüne kadar motosiklet ile ilgili yaptığım çalışmalarda birçok tip motoru deneme fırsatım oldu, bu sebeple aşağı yukarı bütün motosiklet tiplerini bilirim. Gerek dergi hazırlıklarında gerekse TV’deki motosiklet sohbetlerinde tüm
motosiklet tipleri ile ilgili fikir sahibi olduğum için çok detaya girmeden bir takım yorumlar yapabiliyorum, ancak benim bugüne kadar pek fikrimin olmadığı, kullanmaktan biraz korktuğum ve pek yanaşmak istemediğim bir
tip vardı “MOTOCROSS” Motosiklet editörü olup bir konuda eksik olmanın bende yarattığı rahatsızlık neticesinde
arazide enduro motorcross eğitimi almaya karar verdim.
Motosiklet ile ilgili tüm bildiklerinizi unutun!
Değerli Dostum İlker Tulunay’ın önerisiyle Ferhat Gençal’ın sahibi olduğu ve yönettiği Beykoz ‘da bulunan “ENDUROMOTORS” eğitim merkezine öğlen civarı geldim. 2015 yılında faaliyete geçen EnduroMotors
2 dönüm arazi üzerine kurulmuş, arazi içerisinde 3 katlı bir villada konu ile ilgili her türlü imkanı bünyesinde barındıran, kıyafet, motosiklet, ekipman sağlayan, motorların bakımlarının ve tamiratının yapıldığı, kapsamlı
bir atölyesi olan, konunun uzmanı eğitmenlerin olduğu çok profesyonel bir eğitim merkezi. Ferhat ve Ömer hoca beni eğitim için hazırladılar, her türlü kıyafet, ekipman bedenime göre seçildi ve öncelikle teori olarak bilmem
gerekenler bana 30 dakikalık sürede aktarıldı, sonrasında ver elini arazi. ilk gün verilen eğitimde oturma pozisyonu,
yarım debriyaj kullanma, ayakta sürüş, dik yokuş iniş, dik yokuş çıkış, rampa atlama, lastiklerin üzerinden geçme, , sola ve sağa daire çizerek dönme ve sekiz çizerek dönme pratiği yaptık. Dikkat edilmesi gereken birkaç önemli
konu: Genel olarak bu motorlar ayakta kullanılıyor ve sürekli yarım debriyaj (kavrama noktası) tutuluyor. 4 saatlik eğitim süresince 3 kere düştüm, hal bu ki ben motosiklet kullanırken en son 7 sene evvel hafif bir düşme olayı yaşamıştım, Allah’tan bir şey olmadı. Bunun dışında kollarım, ellerim, belim, bacaklarım çok ağrıdı.
Bütün bu eziyete rağmen bu eğitime devam etme kararı aldım, çünkü en keyifli kısmı yeni başlıyor. Orman içindeki özel parkurlarda dolaşma! Bugüne kadar yaşadığım motosiklet deneyiminden tamamen farklı bir olaydı, ben motor kullanmayı bilirim diyen arkadaşların mutlaka denemesini tavsiye ederim. Eğitim başlarken çok korkaktım ama bir kaç saat sonra müthiş bir güven geldi. Kendimi çok iyi hissettim ve elbette ki en büyük faydasını ertesi gün
kendi motorumu kullanırken hissettim, çok daha rahat ve çok daha güvenli bir sürücüye dönüştüğümü hemen fark ettim. Benim kullandığım 1000 cc’lik enduro motor bana oyuncak gibi geldi. Ferhat ve Ömer hocalarımın konuya çok hakim olmaları, tüm detayları eksiksiz anlatmaları, sürekli cesaret vermeleri (epey ihtiyaç oluyor!) ve elbette ki
misafirperverlikleri için ayrıca teşekkür ederim.

ilgilenenler için: Enduromotors,
Adres:Reşadiye mahallesi Reşadiye Caddesi No:192
Çekmeköy/İstanbul, Telefon: (216) 429 71 24
E-MAİL: bilgi@enduromotors.com,
WEB: www.enduromotors.com

Sonuç: Motosiklet kullanmak için eğitim almak şart, büyük markaların bünyelerindeki bulunan Rider Academy’lerin eğitimlerine mutlaka katılmanızı öneririm. Bunun yanında kendinizi biraz geliştirdikten sonra benim yaptığım gibi bir enduro motocross eğitimi alırsanız hem sürüşünüz inanılmaz gelişir hem de çok eğlenirsiniz.
Türkiye de son zamanlarda gelişen ve insanların yeni tanıştığı bu spor, günlük monoton hayattan kurtulup temiz hava, orman ve arazi şartları ve mücadele duygusunu yaşamak isteyenler için çok ama çok keyifli, mutlaka denemenizi öneririm.

Sevgiyle kalın

Devamını Oku

YAMAHA NIKEN

Sıkıntılı bir kış mevsimini daha geride bırakmaya başladık, havanın puslu ve karanlık olmasının dışında ülkemizin içinden geçtiği zor dönem beni çok rahatsız ediyor. Kapanan iş yerleri, işsiz kalan insanlar, hayat pahalılığı ve en kötüsü hiçbir şey yapamamak! Benim için motosiklet her zaman olduğu gibi hayata tutunmak için bir uğraş, elbette sadece üzerine binip dolaşmaktan bahsetmiyorum, bu konu her yönüyle üzerinde çalışılması, anlatılması,
eğitimlerin verilmesi gereken bir konu. İşte bu sebeple youTube kanalımda bu konudaki gördüğüm eksiklikleri ve yanlışları anlatmaya gayret ediyorum, umarım birilerine faydam dokunur. Ufak bir tavsiye, özellikle motosiklet kullanan insanların sağlık geçmişlerinde hep bir bel rahatsızlığı oluyor. Maalesef ben de bu kategoriye dahilim, hal böyle olunca motor kullanırken biraz daha dikkatli olmak gerekiyor. Motosiklet zaten başlı başına problem yaratan bir hobi ama bel fıtığımız var diye motosiklete binmekten vazgeçecek değiliz elbette. Peki ne yapalım? bel ağrınız, bel fıtığınız veya boyun fıtığınız olsun veya olmasın: Durduğunuz yerde motosiklet kontrolünüzden çıkıp düşmeye başlamışsa sakın tutmaya kalkmayın, kenara çekilin ve bırakın düşsün. Yere düşmüş bir motoru ne kadar güçlü olursanız olun tek başınıza mecbur kalmadıkça kaldırmayın ve mutlaka yardım alın. Son zamanlarda sayıları giderek artan, araçların hız yapılmasını engellemek için yollara konan tümseklerin üzerinden veya güzel memleketimdeki
yollarda çukurların içinden geçerken çok hafifçe poponuzu kaldırın ve yol darbesini direkt olarak omurunuza yansıtmayın. Bacaklarınızda sönümleyin.
Gelecekten geldi
Yamaha Niken, motosiklet dünyasının en çok konuşulan modellerinin belki de başında geliyor. Fütüristlik  tasarımıyla, performansıyla ve sahip olduğu 3 tekerleğiyle sınırları kaldırıyor ve tabuları yıkıyor. Bu ayki konuğum Yamaha Niken  Dünya lansmanı yapıldığı günden beri bomba etkisi yaratan Niken, motosiklet dünyasının en çok
konuşulan modellerinin belki de başında geliyor. Fütüristlik tasarımıyla, performansıyla ve sahip  olduğu 3 tekerleğiyle sınırları kaldırıyor ve tabuları yıkıyor.
Yamaha markası nihayet Niken modelini Sport Touring segmentine ekleyerek farklı bir yol deneyimine daha imza attı. Özellikle deneyimli sürücülere yepyeni ve benzersiz bir heyecan yaşatmak için tasarlanan Niken bana göre
motosiklet dünyasının en radikal konseptlerden biri. Yamaha’nın geliştirdiği yatabilen çoklu  tekerlek sistemi teknolojisi ile artık viraj almak çok daha heyecan verici viraj içerisinde gaz açmak ise çok daha güvenli hale gelmiş.
Kaslı ve atletik görüntü Dış görüntüsü gerçekten çok etkileyici. Kaslı, atletik ve cesur duran Niken’ı otomobil gibi yılın 365 günü kullanarak, tüm yolculukların baş karakteri yapmak mümkün. Niken’nın kaslı ve atletik gövde tasarımı, Yamaha’nın bu motosikleti enerji dolu bir sürüş için tasarladığının açık göstergesi. Yüksek torklu 3 silindirli motoru ve hafif hibrit şasesi, heyecan verici spor performansı ve uzun mesafelerde sağladığı konfor ile dikkat çekiyor. İki ön tekerleğinin olması, iki ön lastik ve iki ön fren seti olduğu anlamına geliyor ve bu sayede çekiş ve frenleme kabiliyeti de iki katına çıkarılmış.

İki ön tekerleği sayesinde yüksek yol tutuş kabiliyeti ve denge hissi sunan Niken, olumsuz hava koşullarında dahi virajları kolayca alacak şekilde geliştirilmiş. Bu yatabilen çok tekerlekli araca, 15 inç iki ön tekerleğin benzersiz gereksinimlerini karşılamak için Bridgestone tarafından yalnızca Niken için ürettiği 120/70R15 V tipi lastikler takılmış. Yüksek yol tutuş, aşınmaya karşı direnç ve ıslak yolda sürüş kabiliyetini arttıran bu lastikler, Niken’ın üstün viraj alma performansına katkıda bulunuyor. Niken’a güç veren 847cc 3 silindirli motor, Yamaha’nın büyük başarı gösteren popüler modeli MT-09’un motorundan ilham alınarak geliştirilmiş.
Sonuç:
Yamaha Niken, alıştığımız motor konseptinin dışında bir motosiklet. Sıra dışı tasarımı, maksimum 45 derece
derin yana yatma açısı ve bu sayede benzersiz viraj alma kabiliyetiyle beni çok etkiledi. LED ön ve arka farlar, sarsıntısız bir şekilde vites büyütmek için hızlı vites değiştirme sistemi (Quick shifter), 50 km/s üzerindeki hızlarda çalışan hız sabitleyici, LCD ekranlı kompakt gösterge paneli gibi önemli özellikleri bünyesinde barındıran Niken tüm hava koşullarına uygun, dört mevsim kullanılabilen çok özel bir motor, tavsiye ederim.

sevgiyle kalın..

Devamını Oku

Asaleti Genlerinden

Öncelikle bir duyuru ile başlamak istiyorum, uzun süredir yapmaya niyetlendiğim ama bir türlü cesaret edemediğim ve sonunda bir şekilde kendimi ikna edip hazırlıklarını tamamladığım YouTube konusunda ilk adımı attım.
Loggers and partners firmasıyla uzun süren fakat çok eğlendiğimiz ilk çekimleri gerçekleştirdik ve Aralık başı itibariyle “kanatsız uçuş” kanalımızı yayına açtık, firma ortaklarından Özge Soykan ve Murat Dikmen’e çok teşekkür ediyorum.
Amatör bir motosiklet sürücüsü olarak Türkiye de tüm motosiklet kullanıcılarına bilinçlendirmek amacıyla başladığım bu çalışmaların faydalı olmasını umuyorum, eğer fırsat bulup da izlerseniz ve abone olursanız sevinirim.
Bu ayki konuğum BMW F850GS 853 CC lik 4 zamanlı, sıralı 2 silindirli motor, silindir Asaleti genlerinden
İstinye Borusan’dan teslim aldığım F850GS dizaynı ve teknolojik donanımları ile beni kendisine hayran bıraktı.
başına 4 supap, üstten çift egzantrik, kuru karterli yağlama, 8250 d/dk ‘da 95 HP güç ve 6250 d/d 92 Nm
tork üretebilen bu makinenin kompresyon oranı 12,7:1 ve 229 kg ağırlığında. Yakıt kapasitesi 15 litre, sele yüksekliği 860 mm. İstinye Borusan’dan teslim aldığım F850GS dizaynı ve teknolojik donanımları ile beni kendisine hayran
bıraktı. Abisi R1200GS e göre biraz daha hafif olması özellikle şehir içi kullanımında kolaylık sağlıyor.
Özellikle yeni jenerasyon F850 GS, BMW’nin en son geliştirmiş olduğu tüm teknolojik özellikleri üzerinde
barındırmış, güvenlik ve konfor olarak bu motoru en üst segmente taşımış. 6.5 inç’lik TFT ekrandan gerekli olan tüm
bilgileri almanız ve motosikleti yol şartlarına göre ayarlamanız çok kolay hale gelmiş.Yine aynı ekran üzerinden navigasyon, telefon, medya ve araç bilgilerine her zaman ulaşabiliyorsunuz.

F 850 GS de Exclusive stil mat metalik gövde rengi, altın renkli ters çatal ve radyatörleri gizleyen galvanize grenaj kaplaması kullanılmış. Bu cesur yaklaşım motosikletin yüksek kalitesini öne çıkarmış. Elcik korumalar ve
konforlu sele bu stili şıklıkla tamamlamış.

3 günlük beraberliğimiz sırasında F850GS ile yaklaşık 150 km yapma imkanı buldum, virajlardaki dengesinden ve frenlerinin güvenliğinden çok etkilendim. Zaten enduro düşkünü olduğum için bu tip makineleri kullanırken çok keyif aldığımı söylemek isterim.F850GS ile buluşmamız ne kadar heyecan verici olduysa ayrılmamızda öyle oldu. Motosikleti teslim etmek için hafta içi bir sabah çok erken saatlerde İstinye ye doğru yola çıktım, Bebek Susam da kahvaltı ettim ve yola devam ettim ancak boğaz sahil yolunda, saat 08:30 civarında şimdiye kadar gördüğüm en
büyük sağanak yağış ile karşılaştım, ekipmanım tam olmasına rağmen İstinye Borusan’a ulaşana kadar çok ciddi ıslandım. Ama bu dehşet yağmur sırasında F 850 GS bana çok güven verdi ve hiç bir sıkıntı yaşatmadan
gideceğim yere güvenle ulaşmamı sağladı.

Sonuç:
BMW F850 GS zengin ve teknolojik donanımı ile çok güzel bir motor, hem şehir içi hem de şehir dışı kullanımına oldukça uygun. Dengesi, yol tutuşu, viraj kabiliyeti ve fren güvenliği üst düzeyde.
Sevgiyle kalın…

Devamını Oku

Motosiklet kullanırken güvenlik, Yaşamak başlı başına meydan okumaktır hayata. Bazıları sırtını dönüp kaçsa da siz ilerlemeye devam edin. Sınırları aşın ve engelleri zaferlere dönüştürün.
Bırakın macera damarlarınızda aksın. Ama bu macera motosiklete binmek ise güvenlik tedbirinizi almayı sakın ihmal etmeyin!

Öncelikle belirtelim, en önemli güvenlik motorunuzu dikkatli ve kurallar çerçevesinde kullanmanız, etraftan gelecek
tehlikelere karşı tedbirli olmanızdır. Bunun dışında ise motosiklet ile ilgili 2 türlü güvenlik söz konusu. Birincisi aktif güvenlik; motorunuzun sahip olduğu ABS, TCS, EPS gibi sistemler. İkincisi de pasif güvenlik; bir kazayla
karşılaşılması durumunda ve kazanın olumsuz sonuçlarını olabildiğince azaltmak amacıyla yapılan bütün yapısal ve tasarımsal özellikler yani kullandığınız ekipmanlar. Özellikle 2000 yılından itibaren teknolojinin çok hızlı gelişmesine paralel olarak pasif güvenlik konusunda bir çok gelişme yaşanıyor. Motosiklet ekipmanlarının malzemeleri ve dizaynları tamamen sürücüleri en iyi şekilde korumak ve hayatta kalmalarını sağlamak üzerine tasarlanıyor. Ancak pasif güvenlik konusunda geliştirilen bir ekipman var ki gerçekten büyük bir övgüyü hak
ediyor “giyilebilir havayastığı” Bu ekipmanı uzun süredir uzaktan takip etmeme rağmen hiç detaylı inceleme ve kullanma şansım olmamıştı. Türkiye’de 3-5 markanın varlığını ve bunlardan bazılarının motosiklet tekstil firmaları
ile ortak çalışmalar yaptığını da duymuştum. Ve nihayet bu hayati ekipmanı incelemek için beni en çok etkileyen Japon Hit-Air markasının Türkiye  distribütörü ile irtibata geçtim ve test etmek için bir yelek talep ettim. Hit-Air, Giyilebilir Air Bag yelek bir kaza anında oluşabilecek yaralanmaları yüzde 75 oranında azaltıyor. Boyun, omurilik, yan boşluklar ve göğüs kısımlarını koruyarak sizleri ciddi yaralanmalardan koruyor böylelikle hayatta kalmanızı sağlıyor.
Bu yelek rakiplerinden neredeyse yüzde 50 daha hafif olmakla birlikte maksimum 0,2 saniyelik açılma (infilak) süresiyle türünün en hızlısı. Üstelik  tüm dünyada sadece 2 yıl içerisinde 200 bin adet satılmış. Türk polisi de dahil dünya üzerindeki bir çok silahlı kuvvetin (Japonya, İspanya, Çin, BAE, İrlanda, Fransa, İngiltere) en çok kullandığı ürün. Hit-Air MLV-C ‘nin patentli teknolojisi, bağımsız laboratuar testlerinden en yüksek puanları almış
(JARI-Japanese Automobile Research Institute onaylı). İşte bu yüzden ben araştırmalarım doğrultusunda Hit-Air kullanmaya karar verdim.
Peki bu yelek nasıl çalışıyor?
Motosikletinizin sele altına uygun bir yere aktif bağlantı kordonunu sabitleniyor. Bu kordonun diğer ucu giymiş olduğunuz yeleğe takılıyor. Bir kaza veya düşme anında 30 kg’lık bir gerilmeye maruz kalırsa yelek içindeki tüp aktif hale geçiyor ve yelek anında şişiyor böylelikle sürücünün kazadan minimum yaralanma ile çıkmasını
sağlıyor. Şimdi soruyorum, motosiklet gibi riskli bir hobiniz varsa üstelik de Türkiye de yaşıyorsanız böyle bir
güvenlik tedbiri almak sizce ne kadar önemli? Fiyatı aşağı yukarı orta kalitede bir kask kadar olan bu çok önemli ekipmanı motora her binişimizde giymek en fazla 10 saniyemizi alacaktır. Orta düzeydeki kazalarda çok önemli yaralanmaları ve sakat kalmamızı engelleyecek. Büyük kazalarda ise bizim hayatta kalmamızı sağlayacak böyle bir
ekipmanın kullanılmasını motosiklet kullanan herkese şiddetle öneriyorum. Bahsettiğim konular ile ilgili detaylı bilgilere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz
https://www.hit-air.com.tr/
Sevgiyle kalın.

Devamını Oku

Her yazımda belirtiğim gibi, motosiklet her ne kadar riskli olursa olsun gelecekte özellikle büyük şehirde trafik sıkışıklığı ve otopark problemi için en önemli çaredir. İşte bu yüzden tüm gelişmiş ülkelerde motosiklet çok
daha hızlı bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Ancak ülkemizde yaşanan olumsuz ekonomik şartlar sebebiyle Türk Lirası yabancı paralar karşısında önemli ölçüde değer kaybetti dolayısıyla motosiklet fiyatları kademe kademe yükselmeye
başladı. Bu durum önümüzdeki günlerde motosiklet satışlarının ciddi şekilde düşmesine sebep olacak. Şartların bu kadar kötüleştiği bir dönemde otomotiv ve motosiklet sektörü için beklentimiz hükümetin diğer avrupa ülkelerinde uygulanan vergi oranlarına benzer bir vergi sistemini hayata geçirmesi ve sektörü tekrar canlandırmasıdır.

Motosiklet kullanırken 2 ana kurala dikkatinizi çekmek istiyorum, bu kurallar her ne kadar temel bilinmesi ve uygulanması gereken önemli kurallar olsalarda maalesef unutuyoruz ve gerektiği gibi uygulamıyoruz.
Viraja girerken önünüze bakmayın ve mutlaka kafanızı virajın çıkışına çevirerek oradaki bir noktaya bakın. Bu temel hareket motorunuzun virajı çok daha rahat almasını sağlayacak, böylece keyifli ve güvenli bir dönüş yapacaksınız.
Vitesi motorlarda bacaklarınız arasında bulunan depoyu dizleriniz ile hafifçe sıkıştırın. Böylelikle motoru daha rahat kullandığınızı ve kollarınızın daha rahatladığını hissedeceksiniz.

Bu ayki konuğum Honda CB1000R
Honda Derindere Ataşehir’de uzun süredir merakla beklediğim CB1000R ile buluştuk. Sıvı soğutmalı, 4 silindirli, 998 cc, 4 zamanlı, DOHC, 8250 d/d’da 145,5 HP gücünde , 104Nm tork üretebilen bu canavar makina 6 vitesli, ve
212 kg ağırlığında. Yakıt kapasitesi 16.2 litre, sele yüksekliği 830 mm.
Honda’nın akıllı yeni jenerasyon motosiklet olarak tanımladığı bu motorda seçilebilir motor modları, elektronik kontrollü gaz kolu (TBW), yardımcı kayar kavrama, hızlı vites değiştirici mevcut. Ayrıca güvenliğinde en üst düzeyde düşünüldüğü CB1000R’da Showa ön süspansiyon, seçilebilir tork kontrol sistemi (HSTC), ayarlanabilir motor
freni seviyeleri standart olarak sunulmuş. Bunlara ilave olarak motosiklet tamamen LED aydınlatma sistemi ile donatılmış.
Ben motosiklet kullanmaya başladığımdan beri naked motorlardan pek hoşlanmadım, yanlış anlaşılmasın! Bu tip motosikletlerin şeklini, tipini ve duruşunu çok beğeniyorum ama kullanma rahatlığı olarak bana hiçbir zaman cazip gelmiyor, açıkçası bir enduro ya göre oturuş pozisyonunu daha az konforlu buluyorum. Tüm bu olumsuz önyargılarımla yola çıktım, ilk gün Ortaköy’den Sarıyer’e kadar çok keyifli bir sürüş yaptım, Sarıyer’de çay ve börek molası verdim, dönüşte çevre yolundan Kadıköy’e geçtim, ikinci gün ise Beşiktaş’tan Yeşilköy’e sahil yolundan
gittim ve yine çevre yolundan döndüm.Böylece 2 gün içerisinde motoru hem şehir içi hem de otoyolda
test ettim ve toplam 200 km civarında yol yapma şansı buldum.
Öncelikle belirtmekte fayda var Honda bu modelini gerçekten çok yakışıklı dizayn etmiş, İtalyan ve İngiliz motosiklet markalarının Café Racer modellerini andırıyor. İnsan park ettiğinde bile gözünün göreceği bir yere koyup biraz seyretmek istiyor.
İlk bakışta gidonun dönüş turu dar gözükse de şasinin kısa olmasından dolayı dönüşler inanılmaz kolay ve motor çok kıvrak. Aynı şekilde virajlarda da oldukça başarılı ve keyifli bir his yaşatıyor. En önemli özelliği bence motorun gücü ve hızlanması, bu kadar ha fif bir motorda bu derece güçlü bir makine insanı heyecanlandırıyor ve sürat yapmaya teşvik ediyor.
CB1000R da oldukça fonksiyonel bir gösterge kullanılmış, ihtiyacınız olan tüm bilgileri kolayca bulabiliyorsunuz.
Sonuç:
Honda CB1000R çok keyifli bir motor, benim önyargılarımın bir kısmını yıkmayı başardı. Yol tutuşu, dengesi ve hızlanması inanılmaz başarılı. Elbette uzun yol yapacaklar için ideal bir seçim olmayabilir ama yakışıklı duruşu ve performansı ile birçok sürücünün rüyalarını süsleyecek bir motor.
Sevgiyle kalın

Devamını Oku

Kanatız uçuş bir hayat felsefesi, bir mutluluk arayışı.

Benim hareket noktam etrafımızda sıkça duymaya alışık olduğumuz “mutluluktan uçtum” cümlesi.

Kabul etmemiz gereken en önemli gerçek,herkes bir gün ölecek!! Hepimiz dünyada misafiriz, Buna göre Hepimiz ne zaman ve nasıl biteceği belli olmayan hikayelerin kahramanlarıyız.

Önümüzdeki dakikaların kimin için nasıl şekilleneceği belli değil ve buna rağmen insanlar sanki önlerinde 20-30 yıl varmış gibi davranıyorlar ve yaşamakta oldukları anı kaçırıyorlar.Ya geçmişte yaşadıkları olaylara takılı kalıyorlar veya gelecek ile ilgili planlar yapıp lüzumsuz endişeler yaşıyorlar.

Önümüzde 2 yol var, bir karar vermemiz gerekiyor, ya yavaş yavaş, çökerek, biterek, acı çekerek hayatı sonlandırmak veya mücadele ederek, son nefesine kadar savaşarak , onurlu bir asker gibi  ayakta ölmek.

Devamını Oku

Bu ayki yazıma motosiklet sektörü ile ilgili genel bir bilgilendirme ile başlamak istiyorum, Türkiye motosiklet pazarı 389 binden fazla satış adediyle 2006 yılında ulaştığı rekor seviyeden bu yana eski günlerini arar oldu.

2006 yılından bu zamana kadar, vergilerdeki zamlar, yeni çevreci standartlar, ağırlaşan ekonomik koşullar ve döviz kurlarındaki tırmanış nedeniyle sektör giderek daralıyor ve zor günler geçiriyor.

2018 yılının haziran ayı itibariyle Türkiye’de trafikte bulunan toplam 22,5 milyon motorlu aracın 3,2 milyonu motosikletlerden oluşuyor. Yaklaşık 81 milyon nüfuslu Türkiye’de her 100 kişiden 4’ü motosiklet sahibi, Son 10 yıldır her yıl yaklaşık 170 bin civarında yeni motosiklet trafiğe çıkıyor ve 53 bin civarında motosikletin trafikten kaydı siliniyor. Türkiye motosiklet pazarının yüzde 90’a yakını 250 cc ve altı motosikletlerden oluşuyor.

Son 10 yıldır satışı yapılan 19’u yerli olmak üzere toplamda 43 marka bulunuyor.

Herşeye rağmen Avrupa’nın 2.büyük nüfusuna sahip Türkiye 31,2 yaş ortalaması, 8,333 km kıyı şeridi uzunluğu, giderek artan konforlu yolları, giderek sıkışan şehir trafiği ve otopark alanları sebebiyle motosiklet kullanmak için ideal bir ülke. Her zaman önemle belirttiğim gibi tek sıkıntı eğitim ve kültür. Siz ne kadar eğitimli olursanız olun, motosikleti tamamen kurallara uygun olarak kullanırsanız kullanın, sizin dışınızdaki yeterli eğitimi almamış özellikle otomobil,minibüs, kamyon sürücülerinin yapacağı hatalar, bazen bilerek yaptıkları sıkıştırmalar maalesef önemli kazalara sebep olabiliyor.Bu yüzden daha gideceğimiz çok yol var!!

Bu ayki konuğum Yamaha Tracer 900 Yamaha Motor satış Pazarlama müdürü,değerli kardeşim Ersin Şeker’in Yamaha Motor Merkezi’nde bizzat teslim ettiği Tracer 900 ile düştüm yollara…

847 cc, 3 silindirli, sıvı soğutmalı, 4 supaplı motor,Kaydırmalı debriyaj, 3 modlu Çekiş Kontrol Sistemi (TCS) veTracer’a özel seçilebilir D-MODE sürüş modları. İnce ve hafif CF döküm alüminyum şasi, geniş kapasiteli, uzun mesafeli 18 litrelik yakıt deposu, standart olarak sunulan ABS, gri ve siyah renk seçenekleri ve heyecan verici spor performansı ve inanılmaz yol tutuşu ile Tracer 900 çok kısa bir zaman içerisinde beni etkiledi.

Tracer 900’ün piyasaya sürüldüğü 2015’ten beri,Avrupa’daki Sport Touring segmenti kayda değer bir büyüme kaydetmiş üstelik bu modelin olağanüstü performansından ve her açıdan sunduğu çok yönlülükten etkilenen çok sayıda sürücü, diğer kategorilerden Sport Touring segmentine geçiş yapmışlar.

Güçlü doğrusal torkuyla Yamaha’nın çok sevilen 847 cc’lik CP3 otorundan güç alan Tracer 900, çok keyifli bir sürüş sunarak gerçek motosiklet ruhunu yansıtabilen kullanışlı bir model olmayı başarmış. Konfor, rüzgar koruma ve zarif gövde tasarımı üst vücut için daha iyi hava koruması sağlayan ayarlanabilir büyük ön cam, uzun yolculuklarda daha rahat ve keyifli bir sürüş sağlamış. 2018 modelde yenilenmiş ön ve arka koltuk, artçı konforu için yenilenmiş ayaklık takımı ve yeni tasarlanmış tutunma çubukları kullanılmış. Ayrıca daha dar gidonla birlikte daha ince ve daha hafif

el korumalarıyla sürücüye avantaj sunmuş yeni gidon sayesinde sürücünün kolları yüksek sürüş hızlarında hava akışından korunmuş.

İstanbul’a yakın bölgelerde Tracer ile epey vakit geçirdim, Özellikle Garipçe köyü yolundan çok keyif aldım, bu makinenin hakkını vermek için bir kaç gün kalmalı bir Dedeağaç aklımdan geçti ancak vakit bulamadım.

Sonuç:

Yamaha Tracer 900 son derece başarılı bir motor,yol tutuşu, dengesi, hızlanması çok başarılı, ayrıca motorun ergonomiside çok etkileyici, her türlü kumandaya ulaşmak çok kolay. Daha yüksek hacimli ve daha iri gövdeli Spor Turing makinelere göre en büyük avantajı şehir içi kullanımı için de uygunluğu ve kıvraklığı.

Sevgiyle kalın…

Devamını Oku

İnanamıyorum! İnsan motora binerken kaskını neden kolunda taşır? Her geçen gün sayıları artıyor, özellikle Bağdat caddesi gibi etrafında birçok insanın bulunduğu caddelerde, genellikle sıcak havalarda ve çoğunlukla yarış motosikletleri sürücülerinde, altlarında en az 1000 cc’lik motosikletler ve kollarına takılmış kasklar!Şu mesajı vermeye mi çalışıyorlaracaba? Bu güçlü motora binme cesareti gösteren kişi benim, üstelik kaskım olmasına rağmen kullanmaya hiç gerek görmüyorum çünkü ölüm bana vız gelir!

Değerli sürücü kardeşlerim, en ufak bir düşme neticesinde vücudumuzdaki en riskli bölge kafamızdır, lütfen hava sıcaklığı ne olursa olsun kaskımızı takalım, böylece sağlıkla uzun yıllar motor
keyfini yaşayalım.

Bu ayki konuğum Piaggio MP3 500 i.e LT ABS/ASR, Trend Motor’un geçen seneden beri test etmemi istediği Piaggio MP3 ile Koşuyolu’nda Suzuki firmasının merkezinde buluştuk.
Sıvı soğutmalı, tek silindir, 4 zamanlı, 4supaplı, 493 cc motor hacmine sahip bumotor 39 HP güç üretiyor, maksimum tork 5000 d/d’da 45,5 Nm. Yakıt kapasitesi 12 lt, sele yüksekliği 790 mm.

Piaggio, bu motosiklet ile 2 tekerlek üzerinde gitmeye çekinen insanlara çok dengeli bir alternatif sunmuş.Özellikle motor kullanmayı çok isteyen ancak olası tehlikeler yüzünden çekinen insanlara daha güvenli sürüşü sağlayan bu motor ABS/ASR sistemi ile donatılmış. Elektronik gaz kolu ile desteklenmiş, ön cam altında USB soketli çok kullanışlı bir torpido gözü mevcut ve 2 adet full face kask taşımaya elverişli sele altı kask bölmesi dikkat çekiyor. Bütün bu özelliklere ilave olarak elektronik süspansiyon kilidi sayesinde yer dayanağı kullanma gereksinimi bırakmayan park sistemi dizayn edilmiş.Piaggio MP3, iri ve şık gövdesiyle insanların dikkatini çeken bir motor. Ben motora binmeye başladığımdan beri özellikle 2 tekerlek meraklısıyım ve virajları çok severim ama bu makinedeki üstün mühendislik neredeyse 2 tekerleği aratmayacak kadar başarılı bir sürüş keyfi sağlamış.Bununla birlikte makinenin akselerasyonu ve fren sistemleri de gerçekten övgüyü hak ediyor.MP3, diğer 2 tekerlekli kardeşlerine göre biraz daha cüsseli olduğu için trafikte çok fazla aralara girme durumu olamıyor, böylece herhangi bir araç tarafından bilerek veya bilmeyerek sıkıştırılma riski de azalıyor, bu da motosiklet sürücüleri açısından çok daha emniyetli! Vaktimin yetersiz olmasından dolayı şehir dışına çıkma fırsatım olmadı ama bana göre duruşu ve pratikliği ile MP3 ideal bir şehir motoru, bununla birlikte eminim ki çok uzak mesafeler olmamak şartıyla hafta sonu gezmeleri için çok keyif verecek bir motor.

Sonuç: Piaggio’nun MP3 ile çok başarılı bir çalışmaya imza attığını söyleyebilirim. Motora binmekten büyük keyif alıp ancak 2 tekerlek üzerinde denge endişesi yaşayanlar için harika bir seçim. Elbette kaporta yine sizsiniz, değişen bir şey yok ama en azından motor kullanırken riskler azalmış durumda.
Bununla birlikte oldukça şık bir motor, giderek sıkışan şehir trafiği için doğru bir seçim olabilir

 

 

Devamını Oku