Blog

Motosikletle ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Çocukluğumdan beri hep aklımdaydı motorsiklet kullanmak fakat hem kendime hemde çevreme güvenemiyordum.40 lı yaşlara geldiğimde otomobil kullanırken daha sakin bir insan olduğumu farkettim, artık delikanlılık dönemi bitmiş yaşanabilecek riskler dikkate alınmaya başlanmıştı.İşte dedim tam zamanı!! Bununla birlikte çok değerli arkadaşım Bilge Hergüner’in motor tutkusu bana örnek oldu ve 2004 yılında 250 CC lik bir scooterla motorsiklet hayatım başladı.ilk bir kaç ayda gördüklerim ve yaşadıklarım neticesinde derhal Honda’nın Şekerpınardaki tesislerinde organize ettiği motorsiklet sürüş teknikleri eğitimini aldım. 2004 yılının sonlarına doğru çok daha bilinçli, kendine güvenen ve etrafındaki tehlikelerin farkında olan bir sürücü haline gelmiştim.

Ne tarz motosiklet kullanıyorsunuz?

Bir dergide Motorsiklet editörlüğü yaptığım için işim gereği her tarz motorsikleti uzun süre test etme imkanı buluyor ve bundan büyük bir keyif alıyorum. Ülkemizde motorsiklet kullanmak oldukça pahalı bir zevk. Ancak özellikle İstanbul gibi bir metropolde yaşıyorsanız mutlaka bir Scooter ihtiyacınız oluyor ve bu ihtiyaç önümüzdeki dönemde çok daha fazla artacak. Şu anda şahsıma ait 250 CC lik bir Scooter’ım var yakın gelecekte ise kısmet olursa 1200 CC’lik bir Enduro motor alma niyetim var.

Motosiklet sizin için de bir yaşam tarzı mı? Sizin için neyi ifade ediyor? Özgürlük? Tutku? Heyecan?

Motorsiklet benim için bir yaşam tarzına dönüştü gerçekten, iki teker üzerinde yolları katetikçe farkında olmadığım yeni sebeplerde buluyorum motor kullanmak ve riskleri göze almak için. Temel olarak neyi ifade ediyor diye sorarsanız “özgürlük”derdim. İnsan motorun üstündeyken hiç hissetmediği kadar kendini özgür hissediyor, biraz süratlenince yüzünüze çarpan rüzgar, ciğerlerinize dolan oksijen inanın herşeye bedel!!

Elbette motorsiklet başlıbaşına  her anı heyecan dolu bir tutku. Zaten hiç tehlike ve heyecan olmasa bu kadar cezbedici olmazdı ama kullandıkça anlıyorumki bazı farklı duygular var bu işin içinde, sanki “gizli bir kardeşlik”var motoru keyif için kullananlar arasında, birbirlerine olan saygıları, yardımlaşmaları, selamlaşmaları, otomobilde hiç alışık olmadığımız yol vermeleri. Bu benim için çok anlamlı, birbirini hiç tanımayan ama aynı tutkuyu paylaşmaktan dolayı birbirine değer veren, saygı duyan bir topluluk, bu yüzden motora binmenin dışında çok daha fazla seviyorum bu olguyu ve bu topluluğun bir üyesi olmayı.

Motosiklet kullanırken hız yapmayı seviyor musunuz?

Asla!! Motorsiklet kullanmak zaten başlı başına bir risk Türkiye’de bu sebeple ben mümkün olduğunca sakin ve yavaş kullanmayı tercih ediyorum. Özellikle otomobil ve motorsiklet konularında aldığım eğitimler herhangi bir kara taşıtının 50 Km/h üzerinde kontrolünün ne kadar zor olduğunu öğretti bana. Ayrıca önümde sağlıklı yaşamak istediğim bir hayatım var.

Yeni bir motosiklet alırken öncelikleriniz neler?

Motorsiklet belli bir yaştan sonra özellikle erkeklerin boş vakitlerini değerlendirdikleri  bir hobiye dönüşmüş vaziyette .Motorla bir yere gitmek, kahve içmek, temizliğini ve bakımını yapmak, yapılabilirse bir kaç günlük uzak noktalara gidip can dostlarla vakit geçirmek, motorcu diğer arkadaşlarla bir araya gelip motorlar hakkında sohbetler yapmak çok önemli ve kıymetli. Bu sebeple aldığınız motorun dış görüntüsü en önemli unsur bana göre, yani seyrederken keyif almanız gerekiyor. Bununla birlikte kullanım tarzınız, kilonuz, boyunuz ve ihtiyacınıza göre motor stilinizi belirlemeniz lazım, örnek olarak benim boyum 1.87, ağırlığım 87 kg, bu verilerle bir Enduro motora binebilirim ama 1.60 boyunda 60 kg bir insanın Enduro motora binmesi çok doğru değil. Bunların dışında bütçeden bağımsız mutlaka ABS fren sisteminin bulunması gerektiğini belirtmem lazım.

Trafiğin çok yoğun olduğu İstanbul gibi bir metropolde motosiklet kullanmanın ne tür avantajlarını yaşıyorsunuz?

Motor kullanımı zamandan ve paradan tasarruf sağlıyor, özellikle İstanbul gibi metropollerde otomobil yerine motorsiklet tercih ederseniz en az %50 zamandan, %50 yakıttan tasarruf edersiniz. Üstelik otomobil içerisinde trafik sıkışıklığı insanların sinir sistemini negatif olarak etkilerken aynı yolu motor ile yapıyorsanız tam tersine  keyif ve mutluluk kaçınılmaz oluyor. Bunlara ilave olarak gittiğiniz yerde  park yeri arama problemi de yaşamayacaksınız!! Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?

Kulüplere üyeliğiniz var mı?

Fanatik bir BJK taraftarı ve klüp üyesiyim, maçalara gitmeye veya en azından TV den izlemeye gayret ediyorum.

Vermek istediğiniz önemli bir mesaj var mı?

2016 yılı toplam verilerine göre 295 bin ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasının 46 binini Motorsiklet kazaları oluşturuyor.

Türkiyede trafik ile ilgili katetmemiz gereken çok yol, yapılması gereken çok iş, alınması gereken çok önlem var.Trafiğe çıkan tüm araç sürücülerinin ve yayaların bilinçlendirilmesi ve farkındalıklarının arttırılması gerekiyor.

Bırakın trafikte motor kullanıcılarına saygıyı, Türkiye’de insanların hiçbir yerde birbirlerine saygısı ve sevgisi yok, zaten temel problem de bu!!

Ancak bunu aşarsak ve üzerine ciddi bir eğitim koyarsak işte o zaman yavaş yavaş iyileşme başlayacak.

Özetle Sevgi, Saygı ve Eğitim!!!

Tamer Atsan

Dünya Gazetesi Röportajı

Görüşlerinizi İletin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir